23 Kasım 2012 Cuma

Doğum Sonrası Kilo Vermenin Yolları Hakkında

Doğum sonrası kilo vermenin yolları
DOĞUM SONRASI KİLO VERMEK
   1993 yılına kadar bir sorunum yoktu. 55 kiloyu geçtiğim an biraz dikkat edip 52 olurdum hemen. Çok hareketli, çalışan ve devamlı dışarılarda olan biriydim. Eve girmek kabus gibiydi hatta ve ailemle en büyük tartışma konumuz buydu. Hiç bişey yapamazsam eve gelip bisikleti alır çıkardım.
    Sonra ciddi bir üşütme yaşadım. "Zatüree başlangıcı" dediler. Nefes alamıyordum. Sağ kolum boynumdan itibaren tutulmuş gibiydi, kıpırdayamıyordum. Birçok ilaç eşliğinde ilk kortizonumu da almaya başlamışım. Hemen düzeldim. Yaklaşık 1 ay sonra öksürükler tekrar başladı. Ama daha farklı uzun ve hırıltı şeklinde, özellikle geceleri uyutmuyordu.
    Ailem çok panikledi ve doktor araştırmaya başladı. Özel bir doktorda karar kıldık ve gittiğimizde bana sadece iğne veriyordu. İğneyi olunca hemen düzeliyordum. Uykularım geri geliyordu. 3 aya yakın iyi oluyordum, sonra öksürükler yine başlıyordu. Ve öksürüklerle beraber, nefesim de zorlandığından artık bisiklete binemiyordum. Hatta yavaş yavaş hiç merdiven kullanmamaya başladım. Ve iğnelerin arası gittikçe kısaldı. Hatta, nasılsa gidince başka bir ilaç vermiyor deyip, doktora bile gitmeden kendi kendime gidip iğne oluyordum. 1000 mg.lık bir iğneydi ve kimse bana bunun kortizon olduğunu söylemediğinden diyet yapmam gerektiğini de bilmiyordum.

   Bu dönem 1.5 yıl kadar sürdü. Sonra çok fazla doktor değiştirdim. Her gittiğim doktor kortizonun zararını anlatıyor ve yeni bir tedaviye başlıyordu. Ama hiçbirinden çok fazla sonuç alamayıp yine kortizona dönüyorlardı.    Çünkü kortizonu kestiklerinde hastaneye yatacak düzeye geliyordu astım krizlerim. Uzun hastane dönemleri yaşıyordum. Daha sonra bu durumu biraz değiştirdik ve eve hemşire gelip serum takmaya başladı. İlaçları içine katıyordu.
Bunlar olurken işimi hiç bırakmadım. Israrla, inatla çalışıyordum. Doktorlar hastalığımı kabullenemediğimi, hatta artık yaşam biçimimi değiştirip daha sakin, daha hareketsiz bir yaşam tarzı öneriyorlardı. Ama iğnelerden sonra eski halime dönüp bisiklete bile biniyordum. Artık aldığım kiloların ilaçlardan olduğunu biliyordum ama daha fazla alacağımı hiç düşünmediğimden sorun etmiyordum. O dönemde sadece nefes alıyor olmak önemliydi benim için ve astımın hayatımı kısıtlamaması. Ve tek sorunun kilo almak olduğunu sanıyrodum, nasılsa veririm diyordum.

 Bu arada evlendim. 59 kg idim. Düğün üzeri her bayan gibi zayıflamaya çalıştım ve ilk kez burda farkettim kilo veremediğimi. Hem korktum hem de çok önemsemedim sanırım. Çünkü eşim ben üzülünce " sen iyi ol, gerisi nasıl olsa olur, verirsin" diyordu. Balayına Bodrum’a gidecektik ve oradaki nemden tıkanırım diye, gitmeden yine 1000 mg lık iğneden oldum. Bir hafta sonra döndüğümde 65 kiloydum. Kimse inanamıyordu. Orada yediğim herşey bende kalmış gibiydi. Hemen verip diyetlere başladım. Ve bir kez daha veremediğimi gördüm. Bu arada yine sık sık iğne oluyordum. Artık 2- 3 haftaya düşmüştü iğne araları.

  Ve artık bağışıklık sistemim iyice çökmüştü. Allerjilerim hat safhadaydı. Neredeyse herşeye alerjim çıkıyordu. Ve çok sık grip, sinüzit oluyordum. Üst solunum yollarımın çok hassaslaştığını söyledi doktorlar.

 Bu dönemde işimi bıraktım. biraz dinlenmek istedim belki. Ama sonradan bunun yanlış bir karar olduğunu fark edecektim. Geç olacaktı.
   Çünkü evde olmak demek misafir ve arkadaşlarımı ağırlamak, devamlı yeni yemekler denemek, hayatımda hiç girmediğim mutfağı yeni yeni keşfetmek demekti.

  Bunlar olurken hamile kalırım diye korkup spiral ile korunmaya karar verdik. Fakat spiralden 5 ay sonra hamile olduğumu öğrendim. 6 haftalıktı ve öğrenmemden bikaç gün önce ben büyük bir kriz geçirip iğne olmuştum. Doğum sonrası kilo vermenin yollarını da bilmiyordum. Ve bir sürü antibiyotik. o riski alamadım ve doktorumla karar verip bebeği aldırdık. Sanırım troidlerimin bozulması da bu döneme denk geliyor. En azından şimdiki troid doktorumun fikri bu. Çünkü o yıldan itibaren çok hızla kilo alıyordum. Garip bir şekilde hep 5’ er kilolar halindeydi. Araları hiç görmüyordum tartıda. Doymamalar, yiyip pişman olmalar, gardrop yenilemeler ve alışverişlerden sinir olup dönmeler bu dönemde başladı. Ve artarak devam etti.( çok acı ki, daha sonra farkedecektik; 1000 mg.lık iğneler yerine 16 mg lık prednol adlı ilaç da beni açıyor!!!)

   79 kilo olduğumda çok korkmaya başladım. Ve yine doktor araştırmalarım başladı.Gittiğim bir endokrinoloji uzmanı bana bunu şu şekilde açıkladı; vücutta aynı anda hem kortizon zenginliğini hem de fakirliğini aynı anda yaşıyormuşum. Vücut depolayıp kullanmıyormuş. Ve yenisini istediğinden, kısa sürede tekrar ihtiyaç duyuyormuşum. İştahı kontrol edememe sebebim de buymuş. Ve tabiki psikolojik olanların yanında!

  Bu arada, yeni bir göğüs hastalıkları uzmanına gittim. Önce diğerlerinin verdiği tepkiyi vererek tüm ilaçlarımı iptal etti. Hatta çok kızdı hikayeme. ama önemsemedim çünkü alışıktım her doktorun verdiği bu ilk tepkiye. Eve bir nebuluzatör aleti aldırdı. Ve nebul şeklinde alacağım bir ilaç verdi. O günden itibaren 1 yılı aşkındır kortizon almıyorum. Yıllardır ilk defa !!  Bu ilacın içinde de tabiki kortizon var ama buhar şeklinde aldığımdan bana zararı olmuyormuş.

  Kilo veremiyorum belki ama artık almıyorum da diye o kadar seviniyordum ki... Nerdeyse önemsemez haldeydim önceleri. Nasılsa artık verebilirim de diyordum. Akupunktur ve diyetisyeni daha önce dönem dönem denemiş ve sonuç alamadığıma inanmıştım. Maddi olarak da külfet olacağından ne yapacağımı bilmez haldeydim. Geçen aya kadar.

   Birde bir kışa daha kilolu girmeyeceğime karar verdim. Ve saçma gibi görünse de, kardeşimin ekim ayındaki düğünü benim için milat gibiydi. O günü hedef almış durumdaydım ve ciddi bir karar aldım. Zayıflayacağım. Tamamen kurtulacağım bu kilolardan ve çocuk sahibi olacağım. Doğum sonrası zayıflamanın da bir yolunu bulup yine incecik bir kadın olacağım.Yine tanıyamayacaklar beni...
   Doğum sonrası kilo vermenin yolları nelerdir? Doğumdan önce insan nasıl bir formda olmalıdır? 30 Kilo zayıflamam için bana üç ay yeter mi? Cevaplarım kimde acaba?...

Ayşenur Çobanoğlu
Manisa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder